Hoşâ mübarek ü mesud ruz-i ferruh-dem
Zihi küşade ve dil-keş zamane-i hurrem
Bu ruz odur ki revadır makam-i hizmetde
Siphr-i pîr-i kuhlen-salin ola kameti ham
Bu ruz odur ki sabahında sad safa muzmer
Bu ruz odur ki mesasında bin ferah müdgam
Bu ruz odur ki sezadır olsa bir demine
Feda zamane-i sad Baykara vü müdde-i Cem
Bu ruz odur ki bu salin içinde rifatle
Bakılsa şöyle numayan durur misal-i âlem
Bu ruz odur ki anı takvim-i asman içre
Nişanlandı yine Bicis alıp eline kalem
Bu ruz odur ki yazıp namını flek ikbal
Dü nokta-veş kodu kaf üzre Ferkadana hem
Bu ruz odur ki onun sebhu talât-i canan
Şebi o talât-i zibada zülf-i ham
Bu ruz odur ki revadır anı müsahib-i çarh
Celâle medbe-i tarih edip kıla mu’lem
Bu ruz odur ki bu sal içre sadr-i zi-şana
Keremle eyledi teşrif Asaf-ı âzam
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhsâr-ı al olmuş sana
Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana
Sihr ü efsûn ile dolmuştur derûnun ey kalem
Zülfü Hârut’un demek mümkin ki nâl olmuş sana
Şöyle gird olmuş fireng-istan birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
El-amân ey dil ne müşkilter suâl olmuş sana
Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın
Kendin aldırdın gönül noldun ne hâl olmuş sana
Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
La’lin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana
Yok bu şehr içre senin vasf ettiğin dil-ber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
Sînede bir lahza ârâm eyle gel cânım gibi
Geçme ey rûh-i revân ömr-i şitâbânım gibi
Sînede evvel ne muhrik ârzûlar vâr idi
Lebde ser-keş âhlar âteşli hûlar vâr idi
Böyle bî-hâlet değildi gördüğüm sahrâ-yı aşk
Anda mecnûn bîdler dîvâne cûlar vâr idi
Ben bugün bir nev-bahâr-ı hüsn ü ân seyreyledim
Tarf-ı destârında sünbül gibi mûlar vâr idi
Sen yine bir nev-niyâz âşık mı peydâ eyledin
Kûyuna yer yer dökülmüş âb-ı rûlar vâr idi
Ey Nedîm ey bülbül-i şeydâ niçün hâmûşsun
Sende evvel çok nevâlar güft ü gûlar vâr idi
Bir safâ bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
İşte üç çifte kayık iskelede âmâde
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan
Mâ’-i Tesnîm içelim Çeşme-i Nev-peydâdan
Görelim âb-ı hayât akdığın ejderhâdan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
Geh varub havz kenârında hırâmân olalım
Geh gelüb Kasr-ı Cinân seyrine hayrân olalım
Gah şarkî okuyub gâh gazel-hân olalım
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
İzn alub Cum’a namâzına deyu mâderden
Bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden
Dolaşub iskeleye doğru nihân yollardan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
Bir sen ü bir ben ü bir murib-i pâkîze-edâ
İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ
Gayrı yârânı bugünlük edib ey şûh fedâ
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
Ey şûh-i kerem-pîşe dil-i zâr senindir
Ey kân-ı güher anda ne kim var senindir
Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz
Gül goncesisin gûşe-i destar senindir
Neylersin edip bir iki gün bâr-ı cefâya
Peymâne senin hâne senin yâr senindir
Bir bûse-i can bahşına ver nakd-i hayâtı
Senden yanadır söz yine bâzâr senindir
Çeşmânı siyeh-mest-i sitem kâkülü pür-ham
Benzer ki bu dil-dâr-ı cefâ-kâr senindir
Bî-çâre Nedîmâ