Senden ırağ ey sanem şâm ü seher yanaram
Vaslunı arzûlaram dahi beter yanaram
Aşk ile şevkun odı cânuma kâr eyledi
Gör nice tâbende uş şems ü kamer yanaram
Senden ırağ olduğum bağrumı kan eyledi
Oldı gözümden revân hûn-i ciğer yanaram
Şem’-i ruhün sûreti karşuma gelmişdürür
Şa’şaasından bana şu’le düşer yanaram
Sabr ile ârâm-ı dil kapdı elimden gamun
Bâd-ı hevâdan değil gamdan eger yanaram
Çıkdı içinden tütün çerhi boyadı bütün
Gör ki ne âteşdeyem gör ne kadar yanaram
Yandığım ol yâra çün gizlü değil ben dahi
Her ne kadar kim anın gönlü diler yanaram
Müddei yanar dimiş gamda Nesîmî beli
Gamda yanan yârı yâr çünkü sever yanaram
Eyyü’hâr rağibüne fi’l-evkat
Edrikûha fe-mâ madâ kad fât
Fevt-i fursat me-kun çü vakt-i safâst
Ki besî hest der-cihân âfât
İrdi bir dem ki behcetinden anın
Sekiz uçmâğa döndü altı cihât
İş ke-mâ âşe a-âşikun va’lem
Tâvet in nefsü tâbet il-evkat
Sebzeî Hızır veş çüvânî yâft
Çeşme-î âb-râ resîd hayât
Nazer it ölü yer dirüldügine
Rahmet âsârı gösterür âyât
Dûret it-tâibâti bi’-l akdâh
Gannet it-tâirâtibi’-l asvât
Cilve-ger şüd heme arâyıs-i bâğ
Çün ber-efruht ruh benât-i nebât
Mey ü ma’şûk u bâğ âb-i revân
Bend-i gamden bu dördü virdi necât
Resvasîne Resûl-ı Yezdân’ın
İrdügince tahiyyat ü salevât
Hazretinden yekîndürür dilegüm
Devletünden ırâğ olâ nekabât
Çün Nesîmî senündürür ruhm it
Oldu kâpunde müstahıkk-i zekât
Veznün eksilmesün deyildükçe
Failâtün mefâilün feilât
Ey güneş sûretlü yâr-ı dil-pezîr
Tal’atinden utanur bedr-i münîr
N’eyleyim kim ben fakîrim sen emîr
Hasretinden yüreğim her dem erir
Fâ vü zâd ü lâma düşdü gönlümüz
Kâ’be vü ihrâma düşdü gönlümüz
’Aşk-ı bî-encâma düşdü gönlümüz
Câvidânî nâma düşdü gönlümüz
Bî-vefâ dünyâdan usandı gönül
Yok dedi dünyâyı yok sandı gönül
Düşdü aşkın odına yandı gönül
Vahdetin kand-âbına kandı gönül
Vermemek dil dil-berin gîsûsuna
Sığmaya âşıkların nâmûsuna
Ser fedâdır fitne-i câdûsuna
Can dahî kurbân kemân ebrûsuna
Fitnedir aynın yüzün şems ü kamer
Fitne-i devr-i kamer sensin meğer
Sûretin Hakdır budur Hakdan haber
Söyleyen Hakdır velî âdı beşer